21 Ağustos 2014 Perşembe

Nurullah Genç - Bekliyorsun Şiiri


Bekliyorsun bir kurdun yaldızlı fermanında

Bir kurt sesi rüzgârı ağlatırsa içinde 

Gecenin omzuna koy titreyen düşlerini 
Ordadır âh çıbanı 
Ân gelip patlayacak yanardağlar ve ölüm 
Sen şimdi muallâkta bir vezir-i azam mı 
Yedikule bekleyen hünkâr mısın ülkende 
Kan revan yürüyüşler 
Nehir kokan bir mendil bırakmışsın göklere 
Bekliyorsun; bir fidan, bin bir umut ve sonsuz 
Bekliyorsun; gelecek haber güvercinleri 
Bekliyorsun; sokaklar dirilecek yeniden 
Bekliyorsun vefakâr perileri, cinleri 

Kendi parmaklarınla kafes yaptın kendine 
Avuçlarında Bâbil; mahkûmusun bozkırın 
Yılanlar arasından geçmelisin her akşam 
Ardın sıra kırılan kandillerin mahşeri 
Sonra bir dağ başında 
Sonra bir uçurumda 
Sonra zehir damıtan bir şehrin ortasında 
En ıssız günlerini yaşıyorsun kederin 
Bekliyorsun; baktığın her nokta kül ve ateş 
Bekliyorsun; su yüzlü güzelin dermanını 
Bekliyorsun; aykırı doğacak çölde güneş 
Bekliyorsun bir kurdun yaldızlı fermanını 

Hani o son durakta saray açıldı birden 
İki bembeyaz gülün yaprağıydı her sütun 
Başını yasladığın pervazlarda çiçekler 
Baygın kokularıyla sarmıştı denizleri 
Çığlıklar fırtınası 
İpek duruşlu suna 
Susturulan bir devin iniltilerinde kan 
Şimdi darağacında kuşku, sihir ve isyan 
Bir köşeye çekilmiş emanet bekliyorsun 
Hatıralar yurduna ihanet bekliyorsun 
Sanma ki pencereler sana meftun olacak 
Öteden hummalı bir işaret bekliyorsun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder